Buradasınız
Ana Sayfa > Bitkisel Çaylar > Kür Nedir Bitkisel Kür

Kür Nedir Bitkisel Kür

Kür Nedir Bitkisel Kür

Bitkisel Ürünler Diğer adıyla bildiğimiz yardımcı takviye diye bildiğimiz ilacın ham maddesinde kullanılan otlar diye bildiğimiz sağlık için kullandığımız otların karışımıyla oluşturulan şifa bulmak amaçlı kullandığımız şifalı bitkiler kür hakkında bilmediklerimizi . iyileşmeyi, canlanmayı sağlamak için başvurulan bakım ve beslenme yöntemlerinin tümü kür adı verilir bitkisel kür

 

Değerli okuyucu, uzunca senelerden beri bitkiler üst kısmına yaptığım araştırmalarımın temelini içerdikleri etkili maddeler oluşturmaktadır. Bir bitkinin içerdiği ana etkili madde veya maddeleri araştırıp anlamak ve meydana koymak, önleyici ve koruma amaçlı iyileştirme amaçlı yeteri kadar olmamaktadır. Nedeni Ise bir bitki yalnızca yararlı maddeler içermemektedir. İnsan sıhhati amaçlı negatif tesiri olabilecek zarar veren maddeler de içermektedir. Bu vaziyette insan sıhhati amaçlı iyileştirme edici gücü veya önleyici ve koruma amaçlı gücü vaziyette olan etkili maddelerden ne türlü faydalanabileceğiz? Iyileştirme edici, önleyici ve koruma amaçlı gücü vaziyette olan etkili maddeleri bitkiden ne türlü dışarı alacağız? Bu yararlı maddeleri dışarı alırken zarar veren olanların da alınmamasını ne türlü sağlayacağız?

Tüm şunlar gerçek seçilmiş bitkinin hangi kısımlarının kullanılacağı ve ne türlü hazırlanması gerektiği sualini ön tasarıya çıkarmaktadır. Bunun en pratik karayolu, bitkiyi demlemek veya haşlamaktır. Demleme veya haşlama anında bitkinin içerdiği tüm etkili maddeler aynı sürede suya geçemezler. Demleme müddetine ilişkili olarak belli bir sırada demleme suyuna geçerler. Bu nedenle bitkinin ne süreyle demleneceği çok mühimdir. Çok severek verdiğim bir örnekle bu hali size bir daha izah etmek talep ediyorum. Masanıza üç tane ateş gibi su dolu bardağı koyunuz ve aynı sürede üçünün de içine birer tane çay poşetini atınız. Birinci bardaktakini bir dk ardından çekiniz, 2. bardaktakini 4 dk ardından çekiniz ve üçüncü bardaktakini de sekiz dk ardından çekiniz. Önünüzde üç farklı sürede demlenmiş birer bardak çay yer almaktadır. Son Olarak sırasıyla bu üç bardağın insan üzerindeki tesirlerinin ne olabileceğini inceleyelim.

Birinci bardaktaki bir dakika çay en uyarıcı olanıdır. Nedeni Ise birinci dakikada suya geçtiğimiz maddeler en uyarıcı olanlardır. Şunlar içinde kafein, theobrombin ve theophilin yer almaktadır. Bu üç madde ikazcıdır, başka bir deyişle kalp atışlarını bir miktar artırırlar. Bir miktar da tansiyonu yükseltirler. Uyarıcı olmaları sebebiyle kendinizi gergin hissedersiniz ve uykuya geçmekte zorlanırsınız. Bir dk demleyerek, açık çay içtiğini zannedenler ne yazık ki yanılırlar. Onların açık çay zannettikleri çok az demlenmiş çaydır. Meğer çayın az demlenmişi en uyarıcı ve gerginlik yapıcı olanıdır.

Gelelim 2. sıradaki, 4 dk demlenmiş çay bardağına. Bu çay sindirim sistemini uyarıcı etkili maddeler içermektedir. Yemeğin üst kısmına içeceğiniz 4 dk demlenmiş çayın, sindiriminizi ne türlü hızlandırdığını ve yemekleri ne türlü daha pratik hazmettiğinizi şaşkınlıkla hissedebilirsiniz.
Üçüncü sırada ve sekiz dk demlenmiş çaysa huzur vericidir. Rahatlatıcıdır. Dinlendiricidir.
Bitkileri gerçek tercih ederek, gerçek şekilde hazırlayarak ve de gerçek uygulayarak sahip oldukları bilimsel gücü sıhhatli bir hayat amaçlı, hastalıklara karşın koruma amaçlı ve önleyici olarak kullanmak olasıdır. Seçtiğiniz bitki gerçek olsa dahi, hata hazırlanır ve hata uygulanırsa oldukça başarılı bir netice almak olası olmamaktadır. Gerçek bitki seçilmiş ve gerçek şekilde derlenmiş olsa dahi, eğer hata uygulanıyorsa oldukça başarılı bir netice almak tekrardan de tam anlamıyla olası olmamaktadır. Oldukça Başarılı bir netice cihazı gerçek SEÇİM, gerçek HAZIRLAMA ve gerçek UYGULAMA ile olasıdır. Gerçek bitkinin seçilmesi, hazırlanması ve uygulanması kurallara bağlıdır. Bitkilerin bu kurallara uyularak tüketilmesine ‘kür’ ismini vermekteyim.

Doğru bitki seçimi, en pratik değil vaziyette olan seçimdir. Bu zorluğun birinci nedeni, bitkinin değişik yörelerde değişik ad adı altında tanınmasıdır. Aynı bitki çok değişik adlar altında satılmaktadır. Mesela, Achillie millefolium bitkisini ele alalım. Daha çok civanperçemi olarak bilinen bu bitki akbaşlı, binbir yaprak otu veya barsama otu adı altında da satılmaktadır. Bu konuda öbür bir mühim güçlük da birbirlerinden tamamıyla değişik bitkilerin aynı ad altında satılmasıdır. Mesela, Alchemilla vulgaris bitkisiyle Leontice leontopetalum bitkisinin aynı ad altında, ‘arslanpençesi’ olarak satılması gibi. Zorluğun 2. nedeniyse, gerçek bitkinin gerçek türüne ulaşmaktır. Nedeni Ise kür amaçlı gerçek türü kullanmak çok mühimdir. Mesela, adaçayının bugün amaçlı bilinen en az on tane türü vardır. Acaba en gerçek vaziyette olan hangisidir? Aynı şekilde ebegümeci bitkisinin bilinen en az beş tane türü vardır. Papatyanın dahi en az ondört değişik türü vardır. Çoğu zaman bu değişik türlerin harmanı inşa edilerek (karıştırılarak) aktarlarda satılmaktadır. Bu da kürün tesirini ve başarısını negatif etkilemektedir. Neticede, gerçek bitki seçimi yapıldıktan ardından bu seçilen bitkinin hangi kısımlarının kullanılacağını bilmek gerekir. Mesela, bitkinin hangi kısmı veya tamamı mı, yalnızca kökleri mi, yalnızca çiçekleri mi veya saplarıyla birlikte yaprakları mı kullanılmalıdır şeklinde bilgi sahibi olmak zorunluluktur. Nedeni Ise seçilen bitkinin yaprakları, çiçekleri ve kökleri farklı ayrı etkili maddeler içermektedir.

Öyle bitkiler vardır ki, yalnızca kökleri kullanılabilir. Tekrardan öyle bitkiler vardır ki yalnızca yapraklarının ve saplarının birlikte kullanılması veya yalnızca çiçeklerinin kullanılması lazımdır. Gerçek bitki seçimi ile ilgili bu satırları okuduktan ardından, tereddütlerinizin olacağına inanıyorum. Bu konuda aktara gittiğinizde gerçek bitkiyi satın alıp almadığınız ile ilgili şüphelerinizin olacağını da kabul ediyorum. Kımetli okuyucu, bu tür bitkiler Avrupa’da eczanelerde uzman olanlar aracılığı ile satılmakta ve bu nebatları orijinal ambalajları içerisinde sağlam bir şekilde satın alabilmektesiniz. Eğer bu konuyla alakalı tekrardan de tereddüt yaşarsanız, bitkiler bölümünden bitkilerin gerçek türlerinin resimlerini görebilirsiniz.
Doğru hazırlama konusuna gelince, bitkinin seçilmiş kısımlarının ne süreyle demleneceğinin veya haşlanacağının bilinmesi şarttır. Bir bitkinin üç dk demlenmesiyle beş dk demlenmesi içinde çok fazla farklar vardır. Eğer, bitkinin yaprakları demleniyor veya haşlanıyorsa, yapraklarının parçalanmadan (bir tüm olarak) veya parçalanarak demlenmesi veya haşlanması da bir kriterdir. Mesela, beyaz lahananın yapraklarının doğranmadan ve parçalanmadan haşlanması gerekir. Bunun sebepleri beyaz lahana bölümünde açıklanmıştır.
Hazırlama anında ne kadar suya ne kadar bitkinin ilave edileceğinin de bilinmesi gerekir. Bir Takım bitkilerin demleme süresi bitirdikten ardından demleme suyunun içerisinde ılıyana kadar bekletilmesi ve ardından da süzülmesi gerekir. Bir Takım bitkilerinse, demleme süresi bitirir tamamlanmaz bekletmeden bir an daha önce süzülmesi gerekir. Bu durum hepatit hastalarının uyguladığı lavanta küründe çok mühimdir. Hepatit hastalarının uyguladıkları lavanta küründe bitkinin demleme süresi bitirir tamamlanmaz bekletmeden süzülmesi şarttır. Ne Türlü hazırlanacağı ifade edilecek vaziyette olan kürün tarifinde belirtilmektedir.
Doğru uygulamadaysa aç veya tok karnına tüketilmesi veya sabah veya akşam içilmesinin belirtilmesi gerekir. Mesela, havuç suyu kürü uygulamasında akşam yatağa giderken içilmesi şartı vardır. Bunun sebepleri havuçla ilgilenen bölümde anlatılmıştır. Uygulanmakta vaziyette olan kürün uygulama süresinin mutlaka belirtilmiş olması gerekir. Bu noktada belirtilmesi gerek olan vaziyette olan bir farklı husus da, uygulama süresince verilecek vaziyette olan aralardır (duruşlardır). Unutmayınız ki, insan vücudu 24 saat içerisinde bilimsel saat adı verilen bir düzene göre değişik çalışır. Gün içerisinde hormonların balansları değişim işaret etmektedir. Bu nedenle ifade edilecek kürlerin uygulama sürelerinin belirtilmesi çok mühimdir.

Bu kitapta okuyacağınız bitkilerin uygulama şekilleri araştırmalarımın bir parçasını oluşturmaktadır. Bitkisel kürler uygulanırken belli bir uygulama zamanından ardından iki veya üç gün veya bir hafta gibi ara vermeler (duraklamalar) önerilmektedir. Tüm bu zamanlamalar tarafımdan araştırılmış, incelenmiş ve de geliştirilmiştir. Bu nedenle size tavsiye edilen uygulama şekillerine uymaya özen gösteriniz. Bir bitkinin hangi hastalığa karşın iyileştirme gücünün meydana geldiğini meydana koymak ne türlü uzunca ve yoğun bir analiz ve araştırma gerektiriyorsa, aynı ölçüde uygulanış biçimini de meydana koymak analiz ve araştırma gerektirmektedir. Bir hastalığa karşın gerçek olarak seçilmiş bitkinin oldukça başarılı olabilmesi, o bitkinin hazırlanışının ve uygulamasının gerçek yapılmış meydana gelmesine bağlıdır. Olumsuz takdirde oldukça başarılı netice almak birçok olası olmamaktadır.
Şunu da özellikle üzülerek bahsetmek isterim ki, bir takım vatandaşlar kullandıkları bitkiyi ne kadar uzunca zaman demlersem veya kaynatırsam faydasını da o kadar çok görürüm düşüncesiyle yarım saat veya daha çok süre kaynatmaktadırlar. Hem Bir bu tür uygulamalardan netice almak olası değildir, hem bir de bu uygulamalar vücut amaçlı zararlıdır.
Bitkilerin kısık ateşte demlenmesi de çok mühimdir. Bu kitapta tavsiye edilen tüm uygulamalarda, demlemenin veya haşlamanın kesin olarak su kaynamaya başladıktan ardından kısık ateşte yapılması gerekmektedir. Başka Bir Deyişle su daha önce kaynayacak, siz bitkinizi suya ekleyeceksiniz ve ondan sonraki haşlama veya demleme işlemi kesin olarak kısık ateşte yapılacaktır (çok hafif kaynamasına vesile vererek). Bunun sebepleri ilerleyen bölümlerde yeri geldikçe açıklanmıştır. Ne Türlü uygulanacağı da kürün tarifinde belirtilmiştir.
Rahatsızlığınız ile ilgilenen ne kadar bilgi edinirseniz edinin, hedefiniz hep şifayı aramak olduğuna göre, beslendiğiniz sebzeleri, meyveleri ve şifalı nebatları iyi tanımanız gerekir. Hedef hastalandıktan ardından iyileştirme olmak adına hastalanmamak amaçlı gerek olan beslenme ve kürleri yapmak olmalıdır. Nedeni Ise hastalandıktan ardından iyileştirme daha pratik değildir.
Bu kitabı okuduktan ardından, dönem dönem yapacağınız bir takım sebze veya şifalı bitki kürleri, sizi pekçok hastalığa yakalanmaktan koruyacak veya şuan için meydana çıkmamış bir rahatsızlığınızı da önleyecektir. Mesela, akciğer kanseri, sarılık, siroz hastalığı veya meme kanseri gibi daha pekçok hastalık, yapılacak vaziyette olan kürlerle engellenebilir. Özellikle bir daha bahsetmek isterim ki, ‘Nasıl olsa önleyici kür uyguluyorum, hekime gitmeme gerek kalmadı’ düşüncesine hiçbir zaman kapılmayınız. Hekim kontrollerine ve tekliflerine mutlaka uyunuz.
Çok sevdiğiniz bir sebze sizin sağlığınızın düşmanı olabilir. Tanınmayan düşman her zaman tehlikelidir. Günlük hayatınızda pazardan aldığınız pekçok sebze çeşidinin neler içerdiğini ve hangi rahatsızlıklarda bu sebzeleri tüketirken dikkatli ve ölçülü olmanız gerektiğini veya hangilerini daha ağırlıklı olarak tercih etmeniz gerektiğini bu kitapta öğreneceksiniz.

Tablolarda etkili maddelerin miktarları ppm cinsinden verilmiştir. Mesela, bir madde 215 ppm olarak verilmişse, bunun manası şudur. Bitkinin bir kilogramında o maddeden 215 mg yer almaktadır. Mesela, karnabaharda ortalama 85 ppm niacin yer almaktadır. Bu demektir ki, eğer bir kg. karnabahar tüketirseniz, ortalama 85 mg niacin almış olursunuz. Ancak, bir kilogram karnabahar tükettiğimiz taktirde, vücudumuz 85 mg niacinin hepsini alır diye bir kural yoktur. Bunun neden bunun gibi meydana geldiği yeri geldikçe açıklanmıştır.
Yeri gelmişken bir konuya daha açıklık getirmek talep ediyorum. Bir Takım kitaplarda meyvelerdeki vitaminin veya sebzelerin içerdiği demir, mineral ve proteinin sayısal değerleri verilmektedir. Ben bu görüşe ve bilgilerin geçerliliğine katılmıyorum. Nedeni Ise yetişen sebzenin, tahılın veya meyvenin içerdiği mineraller, proteinler, etkili maddeler, vitaminler ve öbür biyoaktif maddeler, o bitkinin yetiştiği veya da yetiştirildiği toprağa, havaya, suya, mevsime ve güneşe bağlıdır. Mesela, kış aylarında yetiştirilen bir sebzenin yapraklarının içerdiği protein oranıyla aynı sebzenin yaz aylarında yetiştirileninin içerdiği protein oranı çok farklıdır. Şüphesiz ki, yaz aylarında yetiştirilen sebzenin yaprakları protein durumundan çok daha zengindir. Bunun nedeni de güneştir.

Sebze ve meyvelerin yetiştirildiği toprakların içerdiği mineraller ve tuzlar bölgeden bölgeye değişim gösterirler. Buğdayın, selenyum durumundan zengin meydana geldiği savunulur. Eğer, buğdayın yetiştiği toprak selenyum içermiyorsa, buğdayın selenyum içerdiği şeklinde bir ifade kullanmak gerçek değildir. Her alanda yetişen sebzenin veya meyvenin içerdiği mineraller ve tuzlar yukarıda anlatılan etkenlerden dolayı da değişik oranlar gösterecektir. Tekrardan bunun için ilişkili olarak damak tatları da değişik olacaktır. Bu nedenle, ‘Ben bu sebzeyi veya bitkiyi haftada birden çok defa tüketiyorum, ne türlü oluyor da bu şifalı gücünden faydalanamıyorum’ diye sorarsanız, işte nedeni budur.
‘Nasıl olsa bu sebzeyi yemeklerimde sıkça tüketiyorum, şifalı gücünden yeteri kadar istifade ediyorumdur’ diye düşünebilirsiniz. Bu görüşler kesin olarak yanlıştır. Nedeni Ise yemek olarak derlenmiş bir sebzenin içerisinde olan, yağ, salça, tuz, baharat, soğan ve benzeri ilaveler, sebzenin içerdiği pekçok etkili maddenin şifa gücünü ortadan kaldırmaktadır. Kitabımda bahsettiğim bir sebzenin veya bitkinin şifalı gücünden istifade edebilmeniz amaçlı kürünü mutlaka tavsiye edilen şekilde, rastgele bir ilave olmadan yapmanız gerekir. Olumsuz belirtilmedikçe de aynı sürede çok sayıda kür yapmak yanlıştır.

Türkiye’de şifalı bitkiler üst kısmına yazılmış yerli ve yabancı pekçok kitap gördüm. Bu yayınların çokluğu ve çeşitliliği halkımızın bitkisel iyileştirme ile ilgili ne kadar duyarlı meydana geldiğini meydana koymaktadır. Ancak, Türkiye’de hekimlerimizin çoğu bu olaya ‘kocakarı rehabilitasyonu’ şeklinde bakmaktadırlar. Hatta şifalı bitkiler üst kısmına konuşmak onları utandırmaktadır. Meğer şifalı bitkiler yurt dışarısında aktarlarda veya sokak ortalarında değil, eczanelerde satılmaktadır.
Değerli okuyucu, Türkiye’mizin bitki örtüsünde öyle bitkiler var ki, gerek etkili maddeleri için gerekse de genel kalitesi durumundan dünyanın farklı hiç bir yerinde aynı değerde olanını bulmak olası değildir. Bu bitkiler yalnızca ve yalnızca memleketimizde bu kalitede yetişmektedir. Neden? Nedeni Ise Anadolu topraklarında yetişen tıbbi bitkilerimiz yüzyıllar boyunca evrimlerini en mükemmel şekilde tamamlamıştır. Böylelikle de iyileştirici, iyileştirme edici ve önleyici güçleri en üst seviyeye gelmiştir.
Hemen belirtmekte fayda görüyorum, burada söz konusu ettiğim’evrim’ kelimesinin Darwin’in evrim teorisinde söz konusu edilen evrim kavramıyla hiçbir ilgisi yoktur. Tekrardan belirtmekte fayda görüyorum, Darwin’in evrim teorisini kesin olarak kabul etmiyorum.
Ne yazık ki, her yıl tonlarca değişik şifalı bitkilerimiz çok ucuz fiyatlara köylülerimize toplatılıyor ve yurt dışına ihraç ediliyor. Oradan da bize çok pahalı ilaçlar olarak geri dönüyor. Son birden çok yıldır vitrinlerde olan doğal ilaçlar mutlaka her eczaneye girişinizde veya eczanelerin önünden geçerken dikkatinizi çekmiştir.

Benim burada dikkat çekmek istediğim iki mühim nokta vardır: Birincisi, ehil olmayan vatandaşlar bu nebatları toplarken adeta yok edercesine kökleriyle söküp toplamaktadır. Oysa bu bitkiler birer milli servettir. Bu bitkilerin birçoğunu bundan sonra bulmak o kadar pratik değil ki. Ne Yazık Ki, yakın bir gelecekte de tamamıyla yok olup gitmeye mahk­ûm edilmişlerdir.
İkinci noktayı size birer örnekle izah etmek talep ediyorum. İsviçre ve İsveç’i doğal ilaç ile ilgili dünya devi yapan, ülkelerindeki bitkilere sahip çıkmaları ve bitkilerini koruma altına almış olmalarıdır. Türkiye’de bir tarihi eseri yurt dışına çıkartmak ne türlü yasalar karşısında suç kabul ediliyorsa ve onları ne türlü koruyorsak, hem Türkiye’mizin bitki örtüsüne ait tıbbi nebatları de ölçülü bir şekilde toplanmalarını sağlayan ve ihraç edilebilmelerine sınırlama getiren yasalarla koruma altına almak zorundayız. Avrupa’da pekçok bitki koruma altındadır. Bu ülkelerin dağlarında dolaşmaya gittiğiniz zaman bir takım nebatları koparmamanız veya toplamamanız gerektiği ikaz tabelâlarıyla belirtilmiştir. Eğer toplar veya koparırsanız suç işlemiş olursunuz. Neden aynı kanun bizim ülkemizde olmasın?
Ben modern tıbbın gücüne ve tekrardan modern tıbbın vazgeçilmezliğine kesin inanan bir bilim adamıyım. Ancak, bitkilerin şifa verici ve iyileştirme edici gücünün de meydana geldiğini göz ardı etmememiz gerektiğine inanmaktayım. Kımetli okuyucu, Anadolu’da hala daha daha eczanelerin girmediği pekçok köy ve beldelerimiz bulunuyor. Bu yörelerde yaşayan vatandaşlar bilimin şuan için tanımadığı ve bilmediği şifa verici nebatları kullanmaktadırlar. Bizlere düşen görev bu nebatları aynı öbür medeni ülkeler gibi koruma altına almaktır.

 

kür nedir nasıl yapılır, kür nedir tıp, kür tedavisi nedir, fitness kür nedir, kür nedir inşaat, betonda kür nedir, kanserde kür tedavisi nedir,

lubunca kür ne demek, tıpta kür nedir, kür nedir nasıl yapılır, kür ne demektir, kürün anlamı, 

Bir yanıt yazın

Top